Keşfet

Helikopterrånet (Türkçesi: Helikopterli Soygun), 22 Kasım 2024te Netflixte yayınlanan İsveç yapımı bir aksiyon-gerilim mini dizisidir. Dizi, 2009 yılında Stockholmde gerçekleşen ve İsveç tarihinin en cüretkâr soygunlarından biri olarak kabul edilen Västberga helikopter soygununu konu alır. Dizi, bir grup suçlunun, bir helikopter kullanarak Stockholmdeki G4S nakit hizmetleri deposuna yaptıkları soygunu detaylandırır. Soyguncular, polis helikopterlerinin kalkışını engellemek için sahte bombalar yerleştirerek dikkatlice planlanmış bir operasyon gerçekleştirirler. Bu olay, İsveçte helikopter kullanılarak gerçekleştirilen ilk soygun olarak tarihe geçmiştir.

Dexter: Original Sin, Dexter evreninin 1991 Miamisinde geçen ve Dexter Morganın öğrencilikten intikamcı bir seri katile dönüşümünü anlatan bir prequel dizisidir. Genç Dexter, bastırılamayan kan arzularıyla mücadele ederken, üvey babası Harry Morganın rehberliğinde içindeki karanlığı yönlendirmeyi öğrenir. Harry, Dextera topluma zarar veren kişileri tespit edip ortadan kaldırmasına yardımcı olacak bir Kod öğretir. Bu süreç, Dexterın Miami Metro Polis Departmanında adli tıp stajına başlamasıyla daha da karmaşık bir hal alır. Dizide Patrick Gibson, Dexter Morganı; Christian Slater, Harry Morganı; Molly Brown ise Debra Morganı canlandırmaktadır. Ayrıca Patrick Dempsey, Miami Metro Cinayet Bölümü Kaptanı Aaron Spencer rolüyle kadroda yer alırken, Sarah Michelle Gellar da CSI Şefi Tanya Martin olarak özel konuk oyuncu olarak dizide bulunmaktadır. Dexter: Original Sin, 13 Aralık 2024te Paramount+ platformunda izleyiciyle buluşacaktır.

Lady Love, tutkulu bir aşk hikayesi ile entrikalarla dolu bir dünyayı bir araya getiriyor. Zengin bir iş insanı olan Aslan, ailesinin baskıları ve sorumluluklarıyla mücadele ederken, hayatına aniden giren güçlü ve bağımsız bir kadın olan Ela ile karşılaşır. Geçmişindeki sırlar ve Ela’nın taşıdığı sırlar, ikilinin aşkını zorlu bir sınava tabi tutar. İlişkileri, aile içi çekişmeler, dostluklar ve düşmanlıklarla çevrili bir labirentte filizlenir. Hayatın ve aşkın gerçek anlamını keşfederken, ikili hem birbirlerini hem de kendilerini yeniden tanımaya başlar.

The Judge From Hell, adaletin sınırlarını zorlayan bir yargıcın karanlık hikayesini anlatır. Ana karakter, suçluların hukuki boşluklardan kaçmasına dayanamayarak kendi yöntemleriyle adaleti sağlamaya karar verir. Ancak kararları, onu sadece bir yargıç değil, aynı zamanda zalim bir infazcıya dönüştürür. Korkusuzca hareket eden yargıç, hem suçluların hem de yozlaşmış bir sistemin hedefi haline gelir. Geçmişindeki sırlar ve karanlık dürtüler, onu giderek tehlikeli bir yola sürükler. The Judge From Hell, güç, adalet ve ahlakın kesiştiği noktada insan doğasını keşfe çıkan gerilim dolu bir hikaye sunar.

Davey (Veronika Slowikowska) ve Jonesie (Jaelynn Thora Brooks), her zaman akranlarına ve lisedeki sıradan ortamlarına uyum sağlayamadıklarını hisseden iki sevimli eksantrik en iyi arkadaştır. Dolaplarının aslında çoklu evrene açılan bir kapı olduğunu keşfettiklerinde, ergenlik dönemindeki sıradanlık hapishanesinden kaçmaya ve yeni ufuklar keşfetmeye fazlasıyla hazırdırlar. Ancak şaka şu ki, sonunda kendilerini liselerinin tuhaf, alternatif versiyonlarıyla karşı karşıya buluyorlar ve sınıf arkadaşlarının tuhaf versiyonlarıyla çevreleniyorlar. Şans eseri, bu cesur ve yaratıcı arkadaşlar ziyaret ettikleri her evrende izlerini bırakarak tatillerini gerçeklikten en iyi şekilde geçirmeye hazırlar... bu, boyutlararası kaosu seçmek anlamına gelse bile.

Harriet Manners (Emily Carey), milyon yıllık dev kertenkelelere karşı özel bir ilgisi olan tuhaf, nöroçeşitliliğe sahip bir İngiliz gencidir. Ancak dinozorlar hakkındaki özel bilgisi ve mümkün olduğu kadar dikkatlerden uzak kalma ihtiyacı ona pek fazla arkadaş kazandırmıyor. Ve bu nedenle, karmaşık olmayan doğasına rağmen, sıklıkla zorbalık saldırılarının hedefi haline geliyor. İşlerin böyle devam edemeyeceğine karar verip dünyayı daha çok görmek istemesinin ardından, çıktığı yolculukta hayal bile edilemeyecek bir şey olur. Bir reklam ajansı tarafından keşfedilip model olmasıyla hayatı bir anda değişir. Ve şimdi kendini bir inek olarak tanımlayan utangaç Harriet, moda dünyasının en çok aranan insanlarından biri ve çekici Nickin (Liam Woodrum) bunu fark etmesi çok uzun sürmüyor.