Keşfet

Dune: Prophecy, Frank Herbertin klasik bilim kurgu evreninden esinlenilen ve Arrakis gezegenindeki entrikalar, güç mücadeleleri ve kehanetlerin peşinden koşan karakterlerin hikayesini anlatan bir dizi. Dizi, çöl gezegeni Arrakisin kontrolü için mücadele eden güçlü aileler ve mistik Bene Gesserit tarikatının etrafında şekillenir. Ana karakter, genç ve karizmatik lider Paul Atreidesdir. Paul, ailesi ile birlikte Arrakise taşındıktan sonra gezegenin acımasız doğası ve politik entrikalarıyla yüzleşmek zorunda kalır. Bene Gesseritlerin kehanetlerine göre, Paulün gezegenin ve galaksinin kaderini değiştirecek olan Kuisatz Haderah olduğu söylenir. Paul, hem düşmanlarıyla mücadele ederken hem de kehanetin ağırlığı altında kendi kimliğini ve gücünü keşfeder. Paulün annesi Lady Jessica, Bene Gesseritlerin gizemli ve güçlü bir üyesi olarak, oğlunu koruma ve kehaneti gerçekleştirme görevini üstlenir. Bu sırada, Arrakisin yerlileri olan Fremenler, Paulü kendi kurtarıcıları olarak görmeye başlar ve onun etrafında birleşirler. Dune: Prophecy, çölün tehlikeleri, politik entrikalar, ihanetler ve kehanetlerin gölgesinde, izleyicilere sürükleyici ve epik bir macera sunar. Dizinin her bölümü, izleyiciyi Arrakisin zengin kültürü, karmaşık karakterleri ve çölün altında yatan büyük sırlarla dolu dünyasına davet eder.

Güney Londradan görünüşte sıradan bir grup insan, kendilerinde açıklayamayacakları değişiklikler fark eder. Aralarında net bir bağlantı olmasa da hepsi aynı zamanda insanın ötesinde yetenekler geliştiriyor ve günlük yaşamlarını güçlü bir şekilde etkiliyor. Bunlardan biri Tazer (Josh Tedeku). Bir sokak çetesinin lideri olarak hayattan pek bir beklentisi yoktur ama kaderin onun için daha büyük planları vardır. Ancak zamanda yolculuk yapan Michael (Tosin Cole) ve telekinetik yeteneklere sahip Sabrina (Nadine Mills) ile tanıştığında bundan haberi yoktur. Ancak özel yetenekleri, onu kendi çıkarları için kullanmaya çalışan karanlık figürleri sahneye çıkarır. Sevdiklerini korumak için birlikte çalışmalıdırlar.

Harley Quinn ve Joker nefes kesici bir yeniden doğuş yaşıyor. En çılgın ve en macera dolu dünyaların çarpıştığı bir dünyada, Suicide Squad ekibinin üyeleri kendilerini bir anda büyülerle, canavarlarla ve akıl almaz tehlikelerle dolu başka bir dünya olan Isekai senaryosunun içinde bulurlar.

Animasyon komedisi Sosis Partisinin devamı. Hikaye filmin doruk noktasından sonra başlıyor; duyarlı süpermarket yiyecekleri ile onları tüketen insanlar arasındaki savaş. Sosisli sandviç Frank (Seth Rogen), çörek arkadaşı Brenda (Kristen Wiig) ile birlikte, tüm yiyeceklerin yararına yeni bir toplumu nasıl inşa edeceğini ve yöneteceğini bulmalı. Foodtopianın yemek cenneti olduğu söyleniyor. Ama sonra beklenmedik bir şey olur ve Frank ile Brenda, insan müdahalesi olmadan tüm yiyeceklerin nasıl boşa gidebileceğini öğrenirler. Peki süpermarketteki insanlarla hayata geri mi dönelim yoksa başka bir yolu yok mu?

11 yaşındaki Kevin (Kal-El Tuck), İngilterenin sakin kasabası Bingleyde yaşıyor ve insanlık tarihiyle çok ilgileniyor. Yakında kendisini olağanüstü bir tarihi maceranın beklediğinden habersizdir çünkü odasındaki gardırobun bir zaman kapısına dönüştüğü ortaya çıkar. Kevin, aniden önünde bir Viking belirdiğinde bunu fark eder, ancak o da aynı hızla ortadan kaybolur. Ama bu sadece başlangıç! Kısa süre sonra portal tekrar açılır ve Penelope (Lisa Kudrow) liderliğindeki beş hırsızdan oluşan bir grup Kevinin odasına girer. Kaçıyorlar ve Kevin gruba katılıyor. İnsanlığın çağları boyunca olağanüstü bir yolculuk başlıyor...

Yolsuzluk Gotham Cityyi ele geçiriyor ve yakında suçlular çoğunluktayken, yasalara saygılı vatandaşlar artık şehirlerinde güvende olmayacaklarından ve sürekli korku içinde yaşamak zorunda kalacaklarından korkuyor. Trajedi ateşinde dövülen zengin Bruce Wayne (ses: Hamish Linklater), insandan hem daha fazlası hem de daha az bir şeye dönüşüyor: Batman. Adalet mücadelesi çok geçmeden Gotham Şehri Polis Departmanı ve Belediye Binasında beklenmedik müttefikleri kendine çeker, ancak kahramanca eylemleri ölümcül, öngörülemeyen sonuçlara yol açar.

20 yıl önce Beatriz Pinzón (Ana María Orozco), birlikte bir aile kurduğu hayatının aşkı Armando Mendoza ile evlendiği için hayallerindeki hayatı yaşadığına inanıyordu. Buna ek olarak, büyümesini izlediği ve hem kariyeri hem de kişisel yaşamı için temel teşkil eden şirket Ecomoda, tüm başarısının pekiştirilmesine yardımcı olduğu için en iyi zamanda görünüyordu. Şu anda tüm bunlar değişti ve Betty, evliliği artık eskisi gibi olmadığından ve ilişkileri kötüleştiği için Armandodan boşanmayı düşündüğünden, yirmi yıl önce gerçekten doğru yolu seçip seçmediğini sorgulamaya başlıyor. onu kaybetmek istemiyor, aynı zamanda tek başına mücadeleye devam edemeyeceğinin de farkında çünkü kendisi için en önemli şey genç bir tasarımcıya dönüşen kızı Mila. Betty, kişisel yaşamındaki talihsizliğe rağmen Milayla bağlantısının kesilmeyeceğini ve iyi günde de kötü günde de onun yanında olacağını umuyor. Sonunda Armando kendi işini yapmaya devam ediyor ve ne yazık ki Ecomoda ciddi bir kriz içinde: Şirketini ve evliliğini kurtarabilecek mi? Yoksa ikilinin arasındaki aşk nihayet bitti mi?