Keşfet

Dexter: Original Sin, Dexter evreninin 1991 Miamisinde geçen ve Dexter Morganın öğrencilikten intikamcı bir seri katile dönüşümünü anlatan bir prequel dizisidir. Genç Dexter, bastırılamayan kan arzularıyla mücadele ederken, üvey babası Harry Morganın rehberliğinde içindeki karanlığı yönlendirmeyi öğrenir. Harry, Dextera topluma zarar veren kişileri tespit edip ortadan kaldırmasına yardımcı olacak bir Kod öğretir. Bu süreç, Dexterın Miami Metro Polis Departmanında adli tıp stajına başlamasıyla daha da karmaşık bir hal alır. Dizide Patrick Gibson, Dexter Morganı; Christian Slater, Harry Morganı; Molly Brown ise Debra Morganı canlandırmaktadır. Ayrıca Patrick Dempsey, Miami Metro Cinayet Bölümü Kaptanı Aaron Spencer rolüyle kadroda yer alırken, Sarah Michelle Gellar da CSI Şefi Tanya Martin olarak özel konuk oyuncu olarak dizide bulunmaktadır. Dexter: Original Sin, 13 Aralık 2024te Paramount+ platformunda izleyiciyle buluşacaktır.

Star Wars: Skeleton Crew, Star Wars evreninde geçen heyecan verici bir hikaye sunuyor. Dizi, 10 yaşlarındaki dört çocuğun galaksinin bilinmeyen köşelerinde kaybolmasını ve evlerine dönme çabalarını anlatıyor. Birbirinden farklı karakterlere sahip bu çocuklar, yalnızca fiziksel değil, duygusal olarak da büyüme sürecine giriyor. Zorlu görevler, tehlikeli düşmanlar ve beklenmedik dostluklarla dolu yolculukları, galaksinin karanlık ama bir o kadar da merak uyandıran köşelerini gözler önüne seriyor. Dizi, Return of the Jedi sonrası dönemde geçerek galaksinin karmaşık politik yapısını ve bilinmeyen bölgelerini keşfe çıkıyor. Jude Lawın rehberlik eden bir figür olarak yer aldığı hikaye, klasik Star Wars ruhunu yeni bir jenerasyona taşıyor. Hem gençlere hitap eden bir büyüme hikayesi hem de yetişkinler için nostaljik bir macera sunuyor.

The Trunk, gizem ve gerilim dolu bir hikaye sunan sürükleyici bir dizi. Hikaye, eski model bir arabanın bagajında bulunan tuhaf bir sandığın etrafında dönüyor. Sandık, içindeki sırları açığa çıkaran her kim olursa, onların hayatını geri dönülemez şekilde değiştiriyor. Dizinin ana karakteri, sıradan bir hayat süren dedektif Sara Walker, bir cinayet vakasını araştırırken bu gizemli bagajı keşfeder. Bagajın açılması, ona geçmişten gelen bağlantıları ve karanlık sırları gösteren bir dizi olay başlatır. Sara, bu sandığın sırlarını çözmeye çalışırken, kendini tehlikeli bir yeraltı dünyasının ortasında bulur. Her bir bölüm, sandığın içinden çıkan gizemli eşyalar ve bunların karanlık arka planı hakkında daha fazla bilgi verirken, izleyiciye gerilimi her an artan bir yolculuk sunar. Sara, hem kendi geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalırken hem de sandığın gücünü kontrol etmeye çalışan gizli gruplarla mücadele eder. The Trunk, geçmişin sırlarının nasıl geleceği şekillendirdiğini ve her birimizin sakladığı sırların bizi nasıl etkilediğini anlatan sürükleyici ve gizem dolu bir dizi.

The Agency 2024, dünya çapında büyük etkilere sahip gizli operasyonları yöneten bir istihbarat ajansının içinde yaşanan olayları konu alıyor. Gizli görevlerde yer alan ajanlar, küresel güvenlik tehditlerine karşı amansız bir mücadele verirken, içlerinde sakladıkları sırlarla da başa çıkmak zorundadır. Teknolojinin hızla geliştiği bir dünyada, dijital casusluk ve politik entrikalar ajansın en büyük düşmanları haline gelmiştir. Ajanlarımız, hem dünya düzenini korumak hem de kendi ahlaki pusulalarını kaybetmemek için büyük bir savaşın içinde yer alırlar.

Cold Case: Who Killed JonBenét Ramsey, 1996 yılında Coloradodaki evinde ölü bulunan 6 yaşındaki güzellik kraliçesi JonBenét Ramseynin çözülemeyen cinayetini mercek altına alıyor. Üç bölümlük bu belgesel dizisi, medyanın olayı ele alış biçimini ve kolluk kuvvetlerinin yaptığı hataları gözler önüne sererken, cinayete dair yeni delilleri ve çözüm yollarını araştırıyor. JonBenét’in babası John Ramsey ve diğer kilit isimlerle yapılan röportajlar, adalet arayışını yeniden canlandırıyor.

So Long Marianne dizisi, ünlü şarkıcı ve söz yazarı Leonard Cohen ile ilham perisi Marianne Ihlenın arasındaki eşsiz ve çalkantılı aşk hikayesini anlatıyor. Dizi, 1960ların bohem dünyasında, Cohenin Norveçli sevgilisi Marianne ile tanıştığı Yunanistandaki Hydra adasında başlıyor. İkilinin, sanatsal ilhamlar ve duygusal iniş çıkışlarla dolu yaşamlarına odaklanıyor. Dizi, Leonard Cohenin sanatını şekillendiren bu aşk hikayesinin yanı sıra Mariannein Cohenin müziğine ve şiirine yaptığı derin etkileri gözler önüne seriyor. Hayal kırıklıkları, romantizm ve hayatın sunduğu değişimlerle dolu hikaye, dönemin kültürel atmosferini de başarıyla yansıtıyor. Leonard Cohenin klasikleşmiş şarkısı So Long Marianneın doğuşuna tanıklık eden dizi, izleyicilere hem duygusal hem de nostaljik bir yolculuk sunuyor.